8 Nisan 2012 Pazar

Allah Korkusu


Allah Korkusu
Korku, ilk bakışta Allah sevgisine zıt gibi görünse de, gerçekte Allah sevgisiyle iç içedir Sevgi, Allah'ı hakkıyla bilip tanımak demek olan marifetin bir meyvesi, korku da Allah'ı gereği gibi bilmenin bir neticesidir Allah'ı (cc) tanıma ufku (marifet) arttıkça, Allah korkusu da onunla birlikte artmaktadır Hz Peygamber'in (aleyhisselam) "And olsun ki, Allah'ı en iyi bileniniz ve O'ndan en çok korkanınız Benim!" (Buharî, Edeb 72) sözleri buna işaret etmektedir

Allah'ı hakkıyla bilip, sadece O'ndan korkanlar, yaşamanın sevincine ve hayatın zevkine ulaşmış olurlar Allah'tan korkan kişi, bütün korkuları aşmış ve O'nunla ünsiyet kazanmış olur Marifet ve korku, Allah'tan utanmayı, O'nu yüce bilmeyi, murakabe, sevgi ve tevekkülü, sadece O'na ibadet etmeyi, O'nun rızasını kazanmayı ve O'nun emrine boyun eğmeyi gerektirir

Allah korkusu, O'na karşı saygı ve sevginin bir neticesi olan takvaya ulaşmanın da yoludur Takva ise, bütün amellerimizi içine alan bir mahiyet arz eder Yüce kitabımız Kur'ân, Allah sevgisi kadar Allah korkusu üzerinde de durmaktadır Bu meyanda Yüce Allah buyuruyor ki: "Kulları içinde Allah'tan ancak âlimler korkar" (Fâtır sûresi, 35/28) Zira bilenler ve düşünüp anlayanlar âlimlerdir (Ankebût sûresi, 29/43) Efendimiz'in ifadesine göre de, kişiye ilim olarak Allah'tan korkması kâfidir (Darimî, Mukaddime, 30) 

Peygamberimiz'in amcasının oğlu İbn Abbas (ra) der ki: "Hakiki âlimler, Allah'ın her şeye kâdir olduğunu bilen, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayan, helâl kıldığını helâl, haram kıldığını da haram olarak kabul eden, Allah'ın emir ve tavsiyelerine uyan, O'na kavuşacağına ve ilminin hesabının sorulacağına yakînen inanan kimselerdir" (İbn Kesîr, Tefsîr, 6/531)

Kur'ân-ı Hakîm, hidayet ve rahmetin, Allah'tan korkanların vasfı olduğunu bildirmiştir (Bkz A'râf, 7/154) Yine "Allah onlardan, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır İşte bu rıza makamı da Rabbine saygı duyanlarındır" (Beyyine sûresi, 98/8) Allah katında en üstün olanlar da, Allah'tan en çok korkanlardır (Hucurât sûresi, 49/13)

Peygamber Efendimiz'de müşahede ettiğimiz Allah korkusu, Kur'ân'ın bu konudaki tavsiyelerinin en mükemmel şekilde O'nun hayatına aksetmesinden ibarettir: Seven, sevdiğinin hoşnut olmadığı bir işi yapmaktan korkup çekinir Böyle bir korku, tamamen sevgi ile alâkalıdır Efendimiz'in hayatında gördüğümüz korku hâli de, O'ndaki Allah sevgisiyle orantılıdır Sevgisi, korkusu ve itaati, marifetinin, yani Allah'ı tanıyıp bilmesinin neticesidir Allah Resûlü'nün "Hikmetin başı, Allah korkusudur"2 ifadesi, böyle bir gayeye mâtûftur 

Resûl-i Ekrem (sas) Allah korkusundan dolayı gözyaşı dökmüş, ağlamayı tavsiye etmiş ve bu hâlin günahların affına ve Cennet'e girmeye vesile olacağını ifade buyurmuşturEbû Ümâme (ra), Efendimiz'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Hiçbir şey Allah katında şu iki damladan daha sevimli değildir: Biri, Allah'ın azabından korkarak ağlayan kişiden akan gözyaşı damlası, diğeri de Allah yolunda savaş meydanında akıtılan kan damlası" (Tirmizî, Fedâilü'l-Cihâd 26) 

Allah Resûlü'nün devamlı hüzünlü, düşünceli ve rahat olmayan bir hâli vardı Nitekim O buyuruyor ki: "Ey Muhammed ümmeti, Allah'a yemîn ederim ki, benim bildiklerimi sizler bilseydiniz, az güler, çok ağlardınız" (Buharî, Kusûf 2)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder