29 Mayıs 2012 Salı

Eşimin hatalarını kendisine nasıl söylesem



Eşimin hatalarını kendisine nasıl söylesem ..


Evlilik terapistleri “Eşinizi eleştirmeyin, kişiliğine yönelik olumsuz sözler sarf etmeyin” türünden nasihatleri mümkün olan her fırsatta yinelerler. Çünkü kişiliğine yönelik hakarete maruz kalan bir kimse, yanlış davranışından çok kendisine yapılan saldırıya odaklanacak ve önce savunmaya, ardından da karşı atak yapmaya başlayacaktır. 
Böylelikle işler iyice çığırından çıkacak ve eşler bir türlü uzlaşma yoluna gidemeyeceklerdir. Aslına bakılırsa uzmanların ısrarla üzerinde durdukları bu yaklaşım tarzını Efendimiz yedinci yüzyılda bizzat kendi davranışlarıyla göstermiştir. O (s.a.v) hiçbir zaman kişileri yüzüne karşı eleştirmemiş, birisine hatasını hissettirmek istediğinde ise genele hitap ederek muhatabını rencide etmemeye özen göstermiştir. Bu tutumu dolayısıyla hem yanlış yapan hatasını fark etmiş, hem de o sırada toplulukta bulunanlar, olası bir yanlış davranış hakkında önceden bilgi sahibi olarak belki de hiç o yola sapmamıştır. 

Eleştirmeden nasıl uyarabiliriz?

İnsan psikolojisinde, davranışa yön vermek ve yanlış tutumların düzeltilmesine katkıda bulunmak zannedildiği kadar kolay olmayabilir. Genel olarak, yanlış davranış karşısında başvurduğumuz çözüm yolu cezadır. Konuşmama, surat asma, küs kalma, aynı yanlış sözleri eşe iade etme, daha da ileri boyutlarda evi terk etme, karşımızdaki kişinin yanlış davranışını kendisine hissettirme çabalarından kaynaklanır. Bu ise yanlışla nasıl mücadele edileceğini bilmememizden veya bu konuda uygun olmayan kişileri model almamızdan kaynaklanır. Oysa bir kimsenin hoş olmayan yanlarını bir anda tamamen düzeltmesini ummak gerçekçi bir yaklaşım değildir. 

Eşinin giysilerini ütülemeyi ihmal eden bir hanıma, erkek sürekli eleştiri yapıyor hatta bir de kıyaslama yanılgısına düşüyor. Ya da eve gelirken ihtiyaçları marketten almayı unutan bir beye, hanımı o akşamı zehir ediyor. Bu tür davranışların sonrasında ise eşler hatalarını düzeltme yoluna gitmek yerine, artık beğenilmediğini, değer verilmediğini düşünerek bunu kapatmaya çalışıyor ve eşinin kusurlarını arama yoluna gidiyor. Bunun sonucunda da karakter savaşları başlıyor. En güzeli, doğru davranışa gidilen yolda küçük gayretleri, başarıları onaylamak ve bunlardan duyulan mutluluğu, huzuru ara ara ifade etmektir.

Surat asarak hiçbir şeyi değiştiremeyiz

Psikolog Yasemin Yalçın Aktosun, eşe yanlış davranışını ifade etmeden önce, kendisiyle ilgili olumlu kanıların söylenmesi gerektiğini belirtiyor.“İmalarla uğraşmadan, olay yatıştıktan sonra, güzel bir anda, öncelikle eşle tatlı tatlı konuşulmalı. Beğendiği özellikleri hatırlatılıp, memnuniyet belirten düşünceler dile getirilmeli. Daha sonra, ‘Hani geçen gün böyle yapmıştın ya, işte bu tutumun beni çok üzmüştü. Bu duruma biraz daha özen gösterirsen sevinirim’ gibi sözlerle olaya kısaca dikkat çekmeli ve üzerinde çok fazla durulmamalı.” 

Biz hanımlar -ki bu yüzden adımız dırdırcıya çıkmıştır- her zaman konunun derinlerine inmeyi çok severiz. Oysa bir mevzuda çok fazla söz sarf edildiğinde konunun ehemmiyeti azalabilir. Kısaca söyleyip geçmek daha vurucu bir etki yapar. Öte yandan olay sıcakken ve ortam gerginken karşımızdakinin yanlış davranışını görmesi çok zordur. Yasemin Aktosun bu tür durumlarda imaların (surat asma, laf çarpma, kötü bakışlar fırlatma, kapıları çarpma) çok da fazla işe yaramadığını belirtiyor. Eşler sakinleştikten sonra, konuşmak için uygun zaman seçilmişse, kendilerini saldırıya uğramış hissetmezler. Özellikle de konuya olumlu mesajlarla girildiğinde iletişim için tüm yollar açık hale gelir. 

"AŞK Abdest Gibidir. Şüpheye Düşersen Bozulur."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder