15 Ekim 2012 Pazartesi

İMAM ŞAFİİ KİMDİR?


İMAM ŞAFİİ KİMDİR?
Asıl adı Muhammed bin İdris'tir. Babası İdris bin Abbas'tır. Dedesinin dedesi Şâfiî, Kureyş kabilesinden ve sahabİ olduğu için, Şâfiî adı ile meşhur olmuştur. Hicri 150 (MS.767) senesinde Gazze'de doğdu. Hicri 204 (MS.82
0)'de Kahire'de 54 yaşında vefat etti. Kabri, Kurafe kabristanlığında büyük bir türbe içindedir. Doğumundan kısa bir süre sonra babası vefat etmiştir. Annesi onu iki yaşında, asıl memleketleri olan Mekke'ye götürmüş ve orada büyütmüştür.
Yedi yaşına gelince Kur'an'ı ezberledi. İlim tahsiline bu yaşlardan itibaren başladı. Küçük yaşlardan itibaren Mekke'de bulunan zamanın tanınmış âlimlerinin derslerine ve sohbetlerine devam etmiştir. Kendisi, eğitimine başladığı bu ilk günleri için : "Kur'an ezberledikten sonra devamlı Mescid-i Harama gidip, fıkıh ve hadis âlimlerinden pek çok istifade ettim. Fakat çok fakir idik, bir yaprak kâğıt almaya bile gücümüz yoktu. Derslerimi ve öğrendiğim meseleleri yazmakta çok sıkıntı çekerdim." demiştir.

Mekke'deki bu ilk tahsilinden sonra Arapçanın inceliklerini ve edebiyatını öğrenmek için, Hüzeyl kabilesine gitti. Bu hususta ise: "Ben Mekke'den çıktım. Çölde Hüzeyl kabilesinin yaşayışını ve dilini öğrendim. Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasihi (güzeli) idi. Onlarla birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı öğrendim. Mekke'ye döndüğüm zaman, birçok rivayet ve edebiyat bilgilerine sahip olmuştum." demiştir. İmam Şâfiî Hüzeyl kabilesinin şiirlerinde ihtisas sahibi olmuştur. Cahiliye dönemi ve ilk İslâm döneminin sanat ve edebiyatı konusunda yazılar yazan El-Asmaî Hüzeyl kabilesi şiirlerinin İmam Şâfiî tarafından doğru bir şekilde kayıt edildiğinden bahsetmiştir.
Gençliğinin ilk yıllarında kendini tamamen ilme verip, Mekke'deki Süfyan bin Uyeyne, Müslim bin Halid ez-Zenci gibi fakih (İslam hukuku bilgini) ve muhaddislerden (Hadis bilginleri) ilim tahsil etti. Hadis, fıkıh, lügât ve edebiyatta çok yükseldi.
Tahsilinde en önemli bölüm, İmam-ı Malik'e talebe olmasıyla başlamıştır. İmam-ı Malik'in yanına geldiği zaman, yirmi yaşlarında bulunuyordu. İmam-ı Malik onu himayesine alıp, dokuz yıl müddetle ilim öğretti.
İmam-ı Şafii Mekke'ye dönünce, oraya gelen Yemen valisi, onu Yemen'e götürüp kadılık vazifesi verdi. Beş yıl kadar bu görevi yaptıktan sonra, Bağdat'a giderek, ilmini ilerletmek için, Ebu Hanife'nin talebesi olan İmam Muhammed'den ders almaya başladı. İmam-ı Muhammed yazmış olduğu kitaplarını okutmak suretiyle, Irak'ta tedvin edilen fıkıh ilmini ve rivayetleri öğretti, İmam Muhammed ayrıca İmam-ı Şafii'nin üvey babası idi. İmam Şafii onun ilminden ve kitaplarından çok istifade etmiştir.
İmam Şafii, Bağdat'ta İmam Muhammed'den aldığı dersleri tamamlayıp, Mekke'ye döndü. Burada bir müddet inceleme ve araştırmalar yapıp, talebelerine dersler verdi. Özellikle hac mevsiminde çeşitli İslam beldelerinden gelen ilim adamları ondan ilim öğrenirlerdi. Mekke'deki bu ikameti dokuz yıl kadar sürdü. Sonra tekrar Bağdat'a döndü. Bu sırada Bağdat İslam âleminin önemli bir ilim merkezi idi. Burada bulunan âlimler, İmam-ı Şafii'den ders almışlardır. Daha önce Mekke'de İmam-ı Şafii ile görüşen ve ondan hadis dinleyen Ahmed bin Hanbel talebesi olmuştur. Yine İmam-ı Şafii ile emsal olan İshak bin Raheveyh ve benzerleri ondan ilim tahsil etmiştir. Ders ve fetva vermekte uyguladığı usul, geniş olarak açıkladığı istinbat (kaynaklardan hüküm çıkarma) usulü olan, usul-i fıkıh ilmi idi. İmam-ı Şafii Bağdat'ta bulunduğu sırada "el-Kitab-ül Bağdadiyye" adını verdiği eserini yazdı. İmam-ı Şafiinin rivayet ettiği hadisler, Sahih-i Müslim'de, Sünen-i Ebu Davud, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesai, Sünen-i İbn Mace ve Sahih-i Buhari'nin ta'likatında1 yer almıştır. İmam-ı Şafii, ikinci defa Bağdat'a gidişinden sonra, Bağdat'taki siyasi ve fikri kargaşalar sebebiyle Mısır'a gidip, ömrünün sonuna kadar orada kalmıştır. Müslümanların ibadetlerinde ve işlerinde uyacakları bir yol göstermiştir. Onun kendi usulüne göre şer'i delillerden çıkardığı hükümlere, yani gösterdiği bu yola Şafii Mezhebi denildi. Ehl-i sünnet itikadında olan müslümanlardan, amellerini yani ibadet ve işlerini, bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara Şafii denir.
Kahire'de el-Mukattam dağının eteğinde Benû Abdülhakem türbesine defnedilmiştir. Eyyûbi sultanlarından El-Melik El-Kâmil kabri üzerine, 1211 yılında kubbeli bir türbe yaptırmıştır. Selahaddin-i Eyyubi tarafından da, türbenin yanına büyük bir medrese yaptırılmıştır.

Mezhebinin Özellikleri;


İmam Şafii Kuran ayetlerini ve hadisleri zahiri (dış görünüşü) ile olduğu gibi, yorumlamadan alıp mezhebinin merkezine oturtur. Hadisler Kur'ana yakın bir kaynak kabul edilir. Bu sebeple kendisi islami skolastisizm ve dogmatizmin kaynaklarından biri kabul edilebilir. Örneğin bazı dil uzmanlarının yüzlerce örneğini saydığı, Kur'anda bulunan yabancı kelimeler (Garaibül Kur'an) konusunda şöyle demiştir:"Kur'anda kesinlikle yabancı kelime yoktur", buna delil olarak da Kur'anın anlaşılsın diye apaçık arapça ile gönderildiğini söyleyen ayeti (Yusuf: 2) ileri sürer.[1]

Öğrencilerinden bazıları ;

Ahmed bin Hanbel
İshak bin Raheveyh
ez-Zaferani
Ebu Sevr İbrahim bin Halid
Ebu İbrahim Müzeni
Rebi' bin Süleyman-ı Muradi

Eserleri;


İmam Şafii'nin birçok eseri vardır. Bazıları şunlardır:
El-Ümm: Fıkıh yani İslam hukukuna dair olup, İmam Şafii'nin içtihad ederek bildirdiği meseleleri ihtiva eden bir eserdir. Yedi cilt olarak basılmıştır.
Kitab-üs-Sünen vel-Müsned: Hadis ilmine dairdir.
Er-Risale fil-Usul: Usul-i fıkha dairdir. Usul-i fıkhın kitap halinde yazıldığı ilk eserdir.
El-Kitab-ül Bağdadiyye
El-Mebsut
Ahkam-ül-Kur'an
İhtilaf-ül-Hadis
Müsned-üş-Şafii
El-Mevâris
El-Emali el-Kübra
El-Emali es-Sagir
Edeb-ül-Kadi
Fedail-i Kureyş
El-Eşribe
Es-Sebku ve'r-Remyü
İsbat-ün-Nübüvve
Reddi alel-Berahime

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder