24 Aralık 2012 Pazartesi

hikaye


Bir acelesi olduğunu, onu görür görmez anlamıştım. Sağanak hâlinde
yağan yağmura aldırış bile etmiyor ve bükülmüş beline rağmen sağa sola
koşuşuyordu.
Yanına sokularak:
Hayrola teyzeciğim, dedim. Bir derdiniz mi var
Sıcak bir tebessümle:
Buraların yabancısıyım evlâdım, dedi. Hastahane tarafına gidecek bir
araba arıyorum.
Biraz beklerseniz aynı dolmuşa binebiliriz, dedim. Oraya geldiğimizde
size haber veririm.
Teşekkür ederek yanıma yaklaştı ve küçük bir çocuk gibi şemsiyemin
altına girdi. Nurlu yüzü yağmur damlacıklarıyla ıslanmış ve yanacıkları
pembe pembe olmuştu.
Torunlarımdan biri menenjit geçirdi, diye devam etti. Ziyaret saati
bitmeden dolaşmak istemiştim.
Saatime baktıktan sonra:
20 dakikanız var, dedim. Hastahane yakın ama, bu havada pek araba
bulunmuyor.
Durağa herkesten önce geldiğimiz için dolmuşa da rahatça bineceğimizi
zannediyordum. Ancak araba yanaştığında, arkamızda duran 4-5 kişinin
bir anda hücum ettiğini gördüm.
İçeriye doluşan ve arkadaş oldukları anlaşılan adamlara:
İlk önce biz gelmiştik, dedim. Sırayı bozmaya hakkınız var mı
Ön koltukta oturanı:
Hak istiyorsan Hakkâriye gideceksin arkadaşım, dedi. Hem oradaki
haklardan K.D.V. de alınmıyormuş.
Bu lâf üzerine attıkları kahkahalarla bindikleri araba sarsılmış ve
sinirlerim allak bullak olmuştu.
Sakinleşmeye çalışarak:
Ben biraz daha bekleyebilirim, dedim. Ama şu ihtiyar teyzenin
hastahaneye yetişmesi gerekiyor.
Bu defa şoför lâfa karışıp:
Teyzenin arabaya falan ihtiyacı yok be kardeşim, dedi. Okuyup üfledi mi
hastahaneye uçuverir.
Tekrar kopan kahkahalarla birlikte araba uzaklaşıp gitti. Yaşlı kadına
baktım, tevekkülle susuyordu.
5-10 dakika sonra gelen bir başka dolmuşa onunla beraber bindim ve
şoföre, teyzeyi hastahanede indirmesini söyledim. Yaşlı kadın, yapacağı
ziyaretten ümitsiz görünmesine rağmen şikâyet etmiyordu. Üstelik
trafik de yarı yolda tıkanıp kalmıştı.
Şoför:
Yolun bu durumu hayra alâmet değil, dedi. Sebebini anlasam iyi olacak.
Arabayı çalışır vaziyette bırakıp ileriye doğru yürüdü ve biraz sonra
döndüğünde:
Kısmete bak yahu, dedi. Bizden önce kalkan dolmuşa kamyon çarpmış.
Heyecanla:
Bir şey olmuş mu, diye atıldım. Yâni yaralı falan var mı
Herhalde, diye cevap verdi. Dolmuşta bulunanları, teyzenin gideceği
hastahaneye kaldırmışlar.
Göz ucuyla yaşlı kadına baktım. Solgun dudaklarıyla birşeyler
mırıldanıyor ve sanki onlar için dua ediyordu.
Şoför, koltuğuna yavaşça otururken:
Kısmet işte, diye tekrarlayıp duruyordu. Sen kalk koca bir kamyonla
çarpış. Hem de Türkiye'nin öbür ucundan gelen Hakkâri plâkalı bir
kamyonla.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder